Uzunca bir süre sonra yine Bim'e gittim. Arkadaş, nasıl da özlemişim belli değil...
Adımını attığın anda hissediyosun ortamdaki huzuru... Karton kutuların içerisinde sessizce yan yana dizilmiş ürünler. İçeride çıt yok. Zorlu bir iş günü sonrası reyonlarında kaybolduğunuz, siz alışveriş yaparken dıptıs çıktıs üçyüz beşyüz nidalarıyla son ses Serdar Ortaç çalan ve başınıza ağrılar sokan süpermarketler gibi değil. Adeta bir terapi ortamı gibi, kütüphane gibi. Sadece kahvaltılık reyonundaki dolabın sesi geliyo. Bir personele "Pul biber nerde?" diye sordum, adam "fısır fısr fıssssdkjfsdsfdf" tarzı bir şey dedi. Çalışanlar bile o derece sessiz, duyulmuyo ne dediği. Bim sessizliği...
Daracık koridorlar... Gazetelerin bulmaca eklerinde verilen “Labirettten çıkmaca” oyunlarına âşina iseniz, her şeyi hemencik bulmanız çok kolay. 2-3 dakika sonra içeride hakim olan soğuğu hissediyosun. Dışarısı kavrulurken, sen içerde serin serin, ferah ferah dolanıyosun. Le Cola reyonunun arka tarafında, kolileri attıkları boş bir alan vardı. Temmuz sıcakları gelince orayı kiralamak için konuşucam adamlarla. Dışarısı kaynıyoken ben yaşarım orda abi. Yanı başımda Peripella. Oohh mis. Bim soğuğu...
İş yerinde test ortamlarında trilyonlarla oynuyoken, 2 saat sonra reyonda gördüğün o 4.99 TL'lik Dost yoğurt yok mu... Allah'ım nasıl tarif edeyim o anki duyguyu. Anında gaza geldim tabii. Hiç vakit kaybetmeden arabamı yürüttüm ve top krak kraker, simbat soslu mısır, topi tanem, aknaz krem peynir, şölen buono çikolata, bedava sirke filan aldım.
Sanırım bir ara kendimi kaybetmişim. Kasaya geldiğimde 2 tane yorgan ve 4.5 KW jeneratör aldığımı farkettim. Kendi kendime “Bim'de zorlama yoktur” dedim ve kasiyerden rica edip onları geri bıraktım. Paramı verdim. Her zaman olduğu gibi, padişah fermanından hallice fişimi ve 783 tane 1 kuruştan oluşan para üstümü aldım. Ve yine her zamanki gibi, verilen 56 poşedin hiçbirini açamadım. Ben poşetlerle boğuşurken kasada müşterilerin birikmesi, o panikle elimdeki 4 kuruşun yere düşmesi vs. vs. vs. klasikler işte..
Siz de Bim'e gidin.
nihato
2012'de bir gün.
@odungibi'ye selam olsun.
Adımını attığın anda hissediyosun ortamdaki huzuru... Karton kutuların içerisinde sessizce yan yana dizilmiş ürünler. İçeride çıt yok. Zorlu bir iş günü sonrası reyonlarında kaybolduğunuz, siz alışveriş yaparken dıptıs çıktıs üçyüz beşyüz nidalarıyla son ses Serdar Ortaç çalan ve başınıza ağrılar sokan süpermarketler gibi değil. Adeta bir terapi ortamı gibi, kütüphane gibi. Sadece kahvaltılık reyonundaki dolabın sesi geliyo. Bir personele "Pul biber nerde?" diye sordum, adam "fısır fısr fıssssdkjfsdsfdf" tarzı bir şey dedi. Çalışanlar bile o derece sessiz, duyulmuyo ne dediği. Bim sessizliği...
Daracık koridorlar... Gazetelerin bulmaca eklerinde verilen “Labirettten çıkmaca” oyunlarına âşina iseniz, her şeyi hemencik bulmanız çok kolay. 2-3 dakika sonra içeride hakim olan soğuğu hissediyosun. Dışarısı kavrulurken, sen içerde serin serin, ferah ferah dolanıyosun. Le Cola reyonunun arka tarafında, kolileri attıkları boş bir alan vardı. Temmuz sıcakları gelince orayı kiralamak için konuşucam adamlarla. Dışarısı kaynıyoken ben yaşarım orda abi. Yanı başımda Peripella. Oohh mis. Bim soğuğu...
İş yerinde test ortamlarında trilyonlarla oynuyoken, 2 saat sonra reyonda gördüğün o 4.99 TL'lik Dost yoğurt yok mu... Allah'ım nasıl tarif edeyim o anki duyguyu. Anında gaza geldim tabii. Hiç vakit kaybetmeden arabamı yürüttüm ve top krak kraker, simbat soslu mısır, topi tanem, aknaz krem peynir, şölen buono çikolata, bedava sirke filan aldım.
Sanırım bir ara kendimi kaybetmişim. Kasaya geldiğimde 2 tane yorgan ve 4.5 KW jeneratör aldığımı farkettim. Kendi kendime “Bim'de zorlama yoktur” dedim ve kasiyerden rica edip onları geri bıraktım. Paramı verdim. Her zaman olduğu gibi, padişah fermanından hallice fişimi ve 783 tane 1 kuruştan oluşan para üstümü aldım. Ve yine her zamanki gibi, verilen 56 poşedin hiçbirini açamadım. Ben poşetlerle boğuşurken kasada müşterilerin birikmesi, o panikle elimdeki 4 kuruşun yere düşmesi vs. vs. vs. klasikler işte..
Siz de Bim'e gidin.
nihato
2012'de bir gün.
@odungibi'ye selam olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder