Karton Ev



eski eşyaları kurcalarken 15 sene önce yaptığım karton evi buldum. hey gidim, 90'larda çocuk olmak...

aslında bu "oyuncak ev" oluşumunun daha kalitelileri o dönemin toys'r'us'larında satılıyodu ama bütçe yetmiyodu onlara. anca gazetenin verdiğini alabiliyoduk.

bunların verilmesinden 2 hafta filan önce televizyonda reklamları başlardı. fonda looney tunes çizgi filmlerinden bir müzik ve ekranda, elinde kartonlarından henüz sökülmemiş evlerle konuşan yaşlı bi amca vardı. "çocuklar müjde!!!!! bilmem ney gazetesinden size bir büyük hediye daha! kolayca kurabileceğiniz, kurduktan sonra üzerinde tepinip saçma sapan hareketler yapabileceğiniz, hatta zor zamanlarda kiraya verebileceğiniz bir ev sahibi olmanız çok ama çok kolay! cumartesi bilmem ney gazetesi ile bilikte sadece bilmem kaç lira... " tam o sırada araya musmutlu bir çocuk girerdi. lan ama yok yani öyle bi mutluluk. amcamın bana 36'lık mon ami pastel boya aldığı gün bile o kadar mutlu değildim ben... mal gibi bağırıyodu; "holeeeey, artık binim de bir evim vir!!" biz de daha mal gibi kanıyoduk o çocuğu görünce. "az daha büyüyünce işe de girerim, bi şekilde kıt kanaat geçinirim ben o evde" diye hayaller kuruyoduk. sonradan anladık reklamı marketing'i filan. allah seni bildiği gibi yapsın o mutlu çocuk. seni hiç unutmicam o mutlu çocuk. evin yansın o mutlu çocuk...

ilk çıktığı gün koşarak gazete bayii'ne gittim. emine beder'in ve kafasındaki garip şeyin fotoğrafının bulunduğu yemek tarifi eki ile birlikte karton evimi aldım. sonra kırtasiyeden bi heves makas, uhu vs. aldım, oturdum kartonun başına. ama kinder surprise gibi kolay değil tabii. kesilecek yerleri 1001 dikkatle, 1001 zorlukla, 10.001 titizlikle kestiğim anları dün gibi hatırlarım. (durup dururken bi binaya bakıp "buraya ne kadar beton gitmiştir acaba" diye niye düşündüğümüzü sormayın işte; inşaat sektörüne ta o zamanlar dahil oluyoruz)

uğraştım, didindim, birleştirdim. 4.5 saat sonra evi yaptım. ama o da ne?! bu evin yarısı yok lan?! banyoyu filan yapmışım mis gibi ama evde oturma odası yok, ne bileyim yatacak yer filan yok. bildiğin mecidiyeköydeki umumi tuvalet gibi oldu ev. sırf banyo. efkarlı efkarlı tv'yi açınca, hayattaki ilk hayal kırıklıklarımdan biri ile karşılaştım: "çocuklar, çok beğendiğiniz evin devamı yarın bilmem ney gazetesi ile birlikte sadece bilmem kaç lira"

şimdi gel de ertesi güne kadar bekle. o dönem kefil filan da yok konut kredisi çekmem için. kkdf, bsmv... bilmiyoz hiçbirini, o gün kaldı ev öyle. sonrasındaki 5 gün boyunca aynı süreci tekrar ettim. tüm o hüzünler, tüm o emekler dandik, salak saçma kanepeleri olan garip bir ev içindi... bitti ev. 3 gün masamda durdu. bizim evde o zamanlar var olan rutubet benim eve de vurdu, iyice dandikleşti ev. sonra rulo yapıp kenara köşeye attım. gayrimenkul ile bir yere varamayacağımı anladım, hemen sonra araba işine girdim o dönem. neyse, uzun hikaye...

neticede karton ev salakça bi şeydi işte. çoluğunuza çocuğunuza özendirmeyin. çocuğun hayalleri ile oynamayın. günahtır.

not: 5 gün boyunca evi yapayım diye saatlerce uğraştığım için, bir ara uhu bağımlısı oldum. nasıl pazarlamışlarsa artık o dandik kağıt parçasını, az kalsın hayatım komple güme gidiyodu. futboldu bankaydı filan, sonradan toparladım kariyerimi. hee bi de; ocağın sönsün o mutlu çocuk...




nihato
04.10.2013